28 Kasım 2013 Perşembe

Ötekileştirilen Çoçuklar

“Ötekileştirdiğimiz esmer tenli gözleri bulutlu sokakları mesken tutmuş çocuklara”

Hepimizin her yer de karşısına çıkan, gözlerimizi gözlerinden kaçırdığımız, görmezden geldiğimiz, onların aslında birer çocuk olduğunu unutmayı tercih ettiğimiz ötekileştirdiğimiz çocukların hikayesidir bu…

En çok  mahkeme tutanaklarında geçer adları, gazete sayfalarında gözleri bantlı ad ve soyadları rumuzlaştırılmış çocuklardır…Çoğunlukla esmer tenli, üstü başı yırtık, elleri tırnakları kararmış, kendilerine literatürde bulunmayan işler icat eden çocuklar…Kimisi hurdacı, kimisi karton- gazete  toplayıcısı, ayakkabı boyacısı, mezarlık sulayıcısı……

Sokaklar erken büyütür insanı…Hele açlık ve soğuk da eklenince elleri küçük, yüzleri çizğilenmiş büyük adamlar sarar etrafımızı..

Özgeçmişlerine baktığımızda çoğu Doğu illerinden gelme, en az 6-7 kardeş, yoksul ve dar gelirli aile çocuklarıdır..Kimisi 15-16’ sın da evine ekmek getirme telaşına girer, kimisi de yollara vurur kendini.…Yeni bir başlangıç için büyük kentleri bir umut görüp, yaşamın bir kıyısına kendilerini  iliştirme mücadelesine girişirler, yaşlarına ve boylarına  bakmadan…

Kendi coğrafyalarından, kültürlerinden, ailelerinden kopmuş (koparılmış) bu çocuklar, ne giyimleri ne duruşları ne de dilleriyle kentlerin cilalı görüntüsüne uyum sağlayabildiler… Onlar da kentlerin arka sokaklarını, gözden uzak parklarını, köprü altlarını seç(?)tiler…Kimi zaman “çevre kirliliği yarattıkları gerekçesiyle” bazı kentlerin iş bilir yetkililerinin emriyle  minibüslere doldurularak şehir dışlarına kedi yavrusu gibi bırakıldılar…Kendilerini bırakan araçlardan daha hızlı döndüler  kentlerin kalbine, çoktular, çocuktular…

Bugün üniversite mezunu olan binlerce insanın dahi iş bulamadığı büyük kentlere akın akın gelen  bu çocuklar, çok da fazla seçme şansları olmayan ve sonuç ta birer hırsız, birer yankesici, tinerci, kapkaçcı sıfatları adlarının başına eklenegelen çocuklar oluverdiler…

Yani suçlu(?) çocuklar, suça itilmiş çocuklardı artık  ve koca koca adamların yargılandığı mahkeme salonlarında  aynı tarzda yargılandılar,  yasalarımıza rağmen…

Büyük düşlerle çıktıkları yolların sonu, cezaevleri kapılarına çıktı…İstatistiklere baktığımızda artık toplumsal bir yara haline gelen, gelecekleri ve düşleri çalınmış bu  çocuklar, kendilerinden ümit kesilmiş bir kenarda unutulmuş kendilerinden vazgeçilmiş  çocuklardı...

Sırf biz geceleri rahat uyuyalım diye, kolumuzdan çantamız çekilmesin diye, neyi neden yaptığını sorgulamaya iş yoğunluğumuzdan vakit  ayır(a)madığımız, banka hortumcularının açıklarını kapatmakla meşgul olup bütçe  ayır(a)madığımız ya da önceliklerimiz arasına koy(a)madığımız ve bu nedenle gözlerden uzak tutmak için demir parmaklıklar arkasına kapatarak rehabilite ettiğimizi sandığımız ,  bizim “öteki çoçuklar” dı bunlar.…
Mahkeme tutanaklarına sanık sıfatıyla kaydettiğimiz, madalyonun öbür yüzünden baktığımızda, birer toplum mağduru olan çocuklarımız, geleceğimiz…

CMUK, Yeni adıyla CMK(Ceza Muhakemesi Kanunu) gereği  zorunlu müdafilik  sistemi nedeniyle tanıştığım çocuklardı çoğu…

1 yorum: